25 Şubat 2025

Hukuk bunun neresinde?

İddia, İmamoğlu’nun hak etmediği bir yatay geçişle üniversiteye gidip, diploma alması. Kıbrıs’taki üniversiteden yatay geçiş yapılmış, bu yatay geçiş o günkü mevzuata uygun bir geçiş değilse bile bu durum İmamoğlu açısından artık takibi mümkün bir suç oluşturmuyor. Yoksa taa o yıllardan Erdoğan’ı bir darbeyle devirmeye yönelik olarak kurulmuş bir planın parçası mı olmuşlar?

Genel seçime de AKP kongresindeki gibi “tek aday” olarak girip, oyları tulum çıkarmak istediğini tahmin ettiğim Recep Tayyip Erdoğan’ın “olası rakibi” Ekrem İmamoğlu bir “soruşturma fırtınasına” tutuldu.

Bunlardan birisi de “üniversite diploması” ile ilgili.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu soruşturmayı, “lisans diplomasının sahteliği hususunda yapılan ihbarlar kapsamında” ve Yüksek Öğrenim Kurulu’nca hazırlanan “diplomanın sahteliğine ilişkin tespitlerin yer aldığı rapor üzerine” başlatıldığını açıkladı.

Bu amaçla da İmamoğlu’nu 26 Şubat’ta ifadesini vermeye çağırdı.

Niye evine polis gönderip getirtmiyorlar diye merak ettim.

İmamoğlu’nun iki polisin arasında ve eli kelepçeli bir fotoğrafı seçimde çok işe yarardı oysa. Bu soruşturma da zaten bu amaçla açılmadı mı?

Bu haberi okuyunca savcılarımızın çalışma usullerini gözden geçirmekte yarar var diye düşündüm.

Her şeyden önce bu diploma “sahte” bir diploma değil.

Diploma gerçek. Bir matbaada özenle bastırılıp, “usta zanaatkarlar eliyle” yaratılmış bir diplomadan söz edilmiyor. Derslere ve imtihanlara girilmiş, sınıflar geçilmiş, diploma alınmış.

İddia, İmamoğlu’nun hak etmediği bir yatay geçişle üniversiteye gidip, diploma alması.

Kıbrıs’taki üniversiteden yatay geçiş yapılmış, bu yatay geçiş o günkü mevzuata uygun bir geçiş değilse bile bu durum Ekrem İmamoğlu açısından artık takibi mümkün bir suç oluşturmuyor.

Aynı şekilde bu geçişte bilinçli (mesela rüşvet alarak) ya da bilinçsiz (mesela yönetmelikleri yeteri kadar öğrenmeyerek) olarak “hata yapan” memurlar açısından da dava zaman aşımı var. Birincisi 8 yılda doluyor, ikincisi 15 yılda.

Yoksa taa o yıllardan Recep Tayip Erdoğan’ı bir darbeyle devirmeye yönelik olarak kurulmuş bir planın parçası mı olmuşlar?

Nasıl, bu soru biraz absürt oldu mu diyorsunuz? Siz yine de beni dinleyin.

Bir suç varsa da bu suç zaman aşımına uğramış.

İddia edilen suçun gerçekleştiği tarih 1990. Üzerinden 35 yıl geçmiş.

Bu suçun dava zaman aşımı süresi 8 yıl.

Yani savcılarımızı Türk Ceza Kanunu açısından ilgilendiren bir durum yok.

Kaldı ki zaten bu konu daha önce CİMER’e sorulan bir soru üzerine açıklığa kavuşturulmuş.

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığından CİMER’e yanıt 24 Mart 2020 tarihinde verilmiş. İngilizce İşletme programı mezunlarından Ekrem İmamoğlu’nun 1990 yılında ilan edilmiş olan yurt dışı (2.sınıf) yatay geçiş kontenjanına başvurduğu ve başvurusunun ilgili maddelerce değerlendirilerek kabul koşullarını yerine getirdiği ve bu nedenle kayıt yapıldığı açıklanmış.

Savcılarımızın soruşturma yürütürken sanıkların lehine olan kanıtları da toplama zorunluluğu kaldırılmadığına göre, işini bilen bir savcı bunu atlamamalıydı.

Öte yandan varsayalım ki yatay geçiş sorunlu; İmamoğlu memurları bir şekilde kandırdı, üniversiteye girdi, mezun olup hak etmediği bir diplomayı edindi.

Burada hukuki süreç yine savcılarımızı ilgilendirmiyor. Bundan sonrası idare hukukunun işi.

Yatay geçiş sorunluysa, YÖK diplomayı iptal eder.

İmamoğlu da Ankara İdare Mahkemesi’nde bu kararın iptali için dava açar.

Hukuki süreç böyle yürümeliydi.

Bunu savcılarımızın düşünemeyeceğini elbette iddia etmiyorum. Kuşkusuz ki bu hukuki durumu onlar benden daha iyi biliyor olmalılar.

Ama yine de soruşturma başlatıp, İmamoğlu’nu ifadeye çağırıyorlar.

Adalet Bakanı’nın üzerine bastığı gibi “hukuka güven” sorunu bundan dolayı yaşanıyor.

Bu soruşturmanın siyasi olduğu endişesi bu nedenle doğuyor.

Tabii diploma konusu aslında çok hassas.

Cumhurbaşkanı’nın diplomasının olup olmadığı da uzun süre tartışıldı. YSK’ya, noter onaylı bir diploma sureti ibraz edildiğini biliyoruz.

Şimdi durduk yere bu konuyu da yeniden gündeme getirecek bir “şikâyet üzerine diploma sahteciliği soruşturmasının” ne anlamı vardı, anlayamadım.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

İşte bu “transferi” hiç anlayamadım!

AKP'nin olağan kongresinde partinin 7 yeni üyesi MKYK’ya girmeyi “başardı!” Bu yedi isimden 6’sına hak vermiyorum ama çok da eleştirmiyorum. Anlayamadığım ve anlam veremediğim “transfer” Prof. Dr. Serap Yazıcı. Kendisi büyük olasılıkla bu değişiklikten mutludur; mutsuz olacak olsa niye saf değiştirsin?

Hukukun guguk olduğu bir soruşturma

“Yerlerine yetkin kişiler gelmeli” diyorsanız, “Erdoğan gitsin” demek istiyorsunuzdur. Elleri kelepçeleyip, adliye koridorlarında suçlu gibi dolaştırmalarının asıl nedeni bu!

Savcılar, hâkimlerin amiri olmuş!

Ayşe Barım hakkındaki tutuklama kararının kaldırılması bir hâkimin kararıdır. Bu yüzden hâkim hakkında soruşturma açılıyorsa, bundan sonra Ayşe Barım hakkında verilecek her aleyhte kararın gerekçesi hukuki değil, siyasidir

"
"